2.01.2015

Hala aynı

Yer sarsılmadı. Gök yerinden oynamadı. Alevler etrafını sarmadı. Canı yanmıyordu. Nefes alabiliyordu. Herkes yaşamıyordu. Herkes ölmüyordu. Ne göktaşları, ne zabaniler, ne karabasanlar, ne hayvanlar, ne bitkiler, ne insanlar... Değişmiyordu. Değiştiremiyordu.
            "Olduğun gibi değil olmak istediğin gibi görün; çünkü her yalan bir yaratış."
                                                                                                                      Cemil Meriç
            Tamam. Şimdi ne yapmak istiyordu? SAKLANMAK. Şimdi nereye gitmek istiyordu? KARANLIĞA. Pekala, tamam. Neredeydi bu karanlık? Hem nasıl gidecekti oraya? SESSİZLİK kopmalıydı.

            Yaratmakla başladı kendine beğendiği ruhları, koleksiyoncu itinasıyla toparladı. Yazdı onları, çizdi sonra. AYNAya yerleştirdi. Mimiklerine yerleştirdi. Bitmek bilmeyen seçenekler dizisi. Herkes olabilirdi, her şey olabilirdi. Hepsini istiyordu. Hepsini düşlüyordu. Kavga ediyordu, kavga ettiler. Kendi aralarında her kimliği bir öncekine sırt çevirdi. Devamı bir ışıktı. Fikri bir ışıktı yine kendi kavgasına, kararsızlığına. Madem bu kadar kavga vardı, madem hepsini istiyordu, hepsini düşlüyordu... HEPSİNİ DENEYECEKTİ. Denemezse seçemeyecekti. Denemezse yine doğru kaçacaktı her seferki kıvraklığıyla. Kimde, kime, kimi deneyeceğini yine ışığına bırakıp sokağa atmaya karar verdi bu bir türlü sindiremediği ruhunu. Bir dolu aksesuar aldı yanına şapkalar, takılar, gözlükler, ayakkabılar, fularlar... Bir poşete sığıştılar ve ATLADI sokağa.

2011
monsieur1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder