12.12.2019

disentangled from what ties, from time from space from people. 
 
seeing images of that little kid, hand in my hand,
walking around the streets, teaching him everything I know,
making him sleep every night with the stories which I constantly tell myself,
whispering that every struggle will come to an end. 

END~

14.10.2019

cher catastrophe

sound is no more a sense
neither the light
nor the touch
even not the taste and smell
all One, in One, blended and bred

forming a rope from her belly button,
pulling constantly to nowhere
- which is everywhere -
with all her knives in the hand
with no sense
with all the knowledge

here she goes to the void,
her void, filled with words
those will be cut, blended and bred.


monsieur1


2.09.2019

birthday cake

“crumble the pavement, crumble the clouds
crumble heaven and make it real”


here are these kids, two little gals
one with big white cheeks freckled
other brunette and noisy
descending down ladders together
hand to hand, step by step
white one was blessed with walls
noisy with banisters
switched the games
troubling themselves finding gleam.

monsieur1

14.07.2019

uzaktan bakinca butun yollar uzun, butun olaylar kucuk gorunuyor.

baska bir ben ozlemine dusuyorum yine.

"mais c'est pas fini
 on va continuer!"

2.05.2019

yerleşmek yük'lenmek öteki anlamda. biz, ufacık yaşlarında sokaklara dökülüp yerlerinden koparılmış çocuklar; hem ne meraklıyız bir eve sahip olmaya, daha çok bir eve ait olmaya hem de nasıl yabancısıyız sırtlanmanın ve oturmanın. kulağımızın dibinde durmadan bir ses bir ses bir ses, "koşman gerek." 

nasıl öğrendiyse insan öylesini yapmaya hep daha meyilli. şimdi biz de oturmamayı öğrenmişiz ya oturursak yanacak sanki bir taraflarımız küle karışacak. o küle karışacağını düşündüğümüz taraflarımız bizi hep güçlü kılmış, bizi yaralardan kurtarmış, bizi kendimize dönüştürmüş. hep yorulacağız besbelli bu sanrıyla.

23.02.2019

bugünün menüsü 23.02.2019

süzülüyor,
geçici sevinçler, kapanması talep bile edilmeyen yaralar.
ruhunun iyileşmesini - belki de iyileşememesini - seyrediyor.
kutsal sevgilisinin açtığı yollara yüzünün ancak bir yarısını çevirebilmiş
ama hala - nedense - orada olduğundan pek emin.
çabalarının yarı yolda.... of yazarken çok sıkıldım.

kendi kendime tekrar ederek gerçek olduğuna inandırdığım hikayeler uyduruyorum. bir adım sonra onlardan derin bir utanç duyuyorum. sonra bunda utanacak ne var deyip yeni baştan başka bir hikaye yazıyorum sonra bunun da inanılmaz saçma olduğuna karar verip kendimle dalga geçmeye başlıyorum. çirkin bir döngü, allah kimsenin başına vermesin. 

araf güzel kelime, aklını kaybetmek ve var etmek arasında ince bir çizgide cambaz gibi yürüyorsun etraftakiler de izliyor. beğenenler oluyor, peşine takılanlar oluyor, bu ne diye küfür savuranlar ve dalga geçenler de oluyor. işi yapan sensin onlara ne oluyor bir türlü anlamıyorsun sonra 'onlardan bana ne'yi basıyorsun geçiyor. 

geçen gün çantamda bulduğum şiire müteakip bir şiir - ya da öyle bir şey - yazmıştım. bugün okuyunca o kadar yersiz dramatik geldi ki çöpe attım. çöp derken, telefonun çöp kutusu. Sahi kağıt kalem ne yapıyorlar?