O kapı bana açıldı. Belki de başından beri açıktı zaten ben tokmağı çevirmeyi bilmediğim için dışarıda kaldım. Kapının dışından defalarca çaldım durdum içeriden açan olsun diye. Zaten hiç sevmedim kendim açmayı kapıları. Zaten hiç sevmedim anahtarla açtığım kapıları. Hep isterim ki ben ulaştığımda eşiği işitsin ve adeta bir büyüyle açılsın sonuna kadar, beni içeri buyur etmeyi derinden istediğini hissedeyim. Bu kapı halbuki ne öyle ardına kadar açıktı ne de kilit kilit üstüne kapalı.
O kapı bana açıldı, bahçenin nasıl yapıldığını biliyorum. Bu evi sık sık ziyaret ederim diyorum kendime. İçerisi rahat görünüyor, ama benim değil, misafirlikteyim huzursuzluğu var üstümde. Kimse gece yatıya burada kal da demiyor, öyle günübirlikçi gelip gelip yuvama kendime çekiliyorum. Ertesi gün tekrar beklendiğimi biliyorum. Tekrar gideceğimi de biliyorum.
O kapı bana açıldı, ben beni neyin tedirgin ettiğini hala, evvela çözemedim. Benim asla durulmayan sularımdandır dedim bir süre, sonra bulandırma kendini deyip susturdum dalgaları. O eve gidip gidip geldikçe bir de fark ettim ki akşamları döndüğüm evimin kapıları hiç çalınmıyor.
Bir de üstelik rüyalarımdan muzdaribim. Vahşetle masaya oturup uzlaşmaya cebelleştiğim rüyalarım sabahıma kara bulutlar çöktürüyor. Kendi kendime anlatıp baştan bütün olanları hatırlatmam gerekiyor ki güne devam edebileyim. O açık kapıdan bir gün daha geçebileyim. Eğer uyandıramazsam kendimi bir gün, bu kapı da çalınmayacak ve ben de anlattığım kapıdan bir daha geçemeyeceğim.
o zamana kadar.
monsieur1